Eklenme tarihi: 23/08/2023 – 11:26

Son güncellenme tarihi: 23/08/2023 – 11:26


SAYGI DEĞER DİN ADAMLARI

 

Değerli okurlarım; bugün sizlerle cami ve din adamlarının haksız söylemleri, halk kitlelerinin dinden uzaklaşması ve dini duyguların yok olmaya yüz tutması, camii ve din adamlarının halkın nezdinde itibarını kaybetmesi ve bunun sonucu olarak da dini değerlerin erozyona uğraması hakkında konuşmak istiyorum.

 

Saygıdeğer din adamları! Seksen beş milyon Türk halkı adına, gözyaşlarımla size sesleniyorum; bir ölü toprağı misali, kalın tabaka ile  kaplanmış din öğretisini bir tarafa bırakın ve halka gerçekleri anlatın. Yaşlı, çocuk, genç ve yetişkin, herkeste canlı bir ruhun uyanmasını sağlayın. Gerçek dini ve ahlaki değerlerin toplum nezdinde kabul görmesine ve yaşanmasına katkıda bulunun.

Halka canlı, gerçek vaazlar verin. Halkla asırlardır olduğu gibi ikiyüzlü bir şekilde tekrarlayıp durduğunuz ruhsuz kelimelerden oluşan, ara sıra Atatürk’e hakaret etmeyi marifet sanan, milli bayramları kutlamayan, keşke Yunan galip gelseydi, ya da Hatay bir Arap toprağıdır gibi saçma sapan kelimelerden oluşan sıkıcı, itici din adamı diliyle konuşmayın. Topluma ulaşmak istiyorsanız halkın değerleriyle barışın.

Size nasihat etmek gibi bir niyetim yok. Herhangi bir dini görevi bulunmayan bir şahıs olarak hem kendimin hem de diyanet işleri kurumuna mensup olmayan diğer insanların bizim geniş ve zengin görünümlü camilerimize ve kurumunuza neden soğuk durduğumuzu anlatmak istiyorum. Ve bunu kendim ve benim gibi düşünenler adına bir borç biliyorum.

Sizler insanların dinden soğuduğunu ifade ediyorsunuz, ben size bunun nedenlerini açıklayacağım. Sizden, beni halkın sözcüsü olarak anlamanızı rica ediyorum.

Bir hastayı önce dinlemezseniz tedavi de edemezsiniz. Tedaviden önce teşhis etmelisiniz.

Ben sizi suçlamak veya kınamak niyetinde değilim. Din adamlarını suçlayan çok kişi var zaten. Ben din adamlarını değil, kendimi, toplumu ve bütün halkı suçluyorum. Din adamları gökten düşmüyor, kendileri bu ülkeye gökten zembille de inmediler. Ülkemizin imamları bizim vücudumuzdan, etimizden ve kemiğimizden teşekkül etmiştir. İyi veya kötü, nasıl olursa olsun, bizim din adamlarımız bizim aramızdan çıkmıştır ve bizden farkları yoktur. O yüzden de din adamlarını eleştirenlere şunu sormak istiyorum:

Peki, aramızda kaç tane dürüst namuslu esnaf var? Çevremizde dürüst inşaat ustası, vicdanlı aşçılar, mimarlar, demirciler görebiliyor musunuz?  Hangi meslek sahiplerinden memnunsunuz? Avukatlarımız, savcılarımız, belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz ve gazetecilerimizin, ülkenin ahlaki değerleri konusunda bize veri sunmuyor mu?

 Ne istiyorsunuz? Kendi içimizde namuslu bir çoban bulamıyorsak, gerçek din adamları olmamasına neden şaşırıyoruz? Bizim camilerimiz de, imamlarımız da kendimiziz, onlar da bizimle aynı hamurdan yoğrulmuşlardır.

Ben bu yazımı kaleme alırken amacım sizleri suçlamak değil, bir hastanın doktora geldiği gibi, hastalığı tam olarak teşhis etmek amacıyla yazıyorum.

Halkımızın ekseriyeti kaba, sert, açgözlü ve yalancıdır; hiç kimseye ve hiçbir şeye saygı duymamakta, kimseye güvenmemekte, her şeye ve herkese kuşkuyla yaklaşmaktadır. Böyle bir ortamda dine yer olabilir mi? Bu durumda hangi dinden bahsedebiliriz?

Size halkın ağır ve tehlikeli bir manevi hastalığa yakalandığını söylüyorum. Fütursuzca dünyevileşme…

Din insanların diğer insanlarla, dünyayla hatta tarladaki ürünlerle bağlantıda olduğu duygusudur. Böyle bir bağlantı yoksa devlet, toplum, aile ve hatta insan bile hayatta kalamaz. Dinin hayattan soyutlanması, devletin mevcudiyetine karşı da bir tehdittir. Kitlelerin dine karşı ilgisizliği halk için çok tehlikeli bir hastalığa dönüşebilir. Ciddiyetten uzak gençlik ve akıl fakiri liberal düşünürler, dinsizliğin özgür düşüncenin yansıması olduğunu söylemekle büyük bir hata yapıyorlar. Dinsizlik, manevi fakirlik ve hastalıklı ruh halinin belirtisidir. Dinsizlik, halkın sahip olduğu bütün kutsal değerlerin ölmesidir. Bunun sonucu olarak, insanlar hayvani duyguların esiri olur, maneviyatsızlık, ahlaksızlık, kaba egoizm, hırsızlık ve had safhaya varan duygusal çöküntü başlar.

Herhangi bir dini görevi olmayan ben sizlere, camii imamlarına şunu söylemek istiyorum: Halkın içindeki Allah yok olmakta, ölmektedir. Bundan daha korkunç ne olabilir? Kendi vicdanınız, halkınız ve Allah huzurunda dürüst olmak istiyorsanız çevrenizde suçlu aramayın. Bilimi, Atatürk’ü felsefeyi ve aydınları suçlayarak ikiyüzlülerin bugüne kadar yaptığını sizler de tekrarlamayın.

Kendinizi suçlayın!

Kendinizi tedavi edin!

Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin!

Allah’ı içinizde, ruhunuzda arayın, bunu kendiniz için yapın. Daha sonra da halka Allah’ın doğru yolunu gösterin!

Tekrar ediyorum, kalbinde Allah inancı olmayan bir halkın kurtuluşu yoktur ve korkmak gerekir Allah’tan korkmayandan.

Halkımızı kurtarın, ona ilahi düşünceyi verin. Ruh ve içerikten yoksun inanç formüllerini değil, dünya hayatını da düzenleyecek olan Allah inancını telkin edin.

Eğitimci Yazar

SONER ATABEK

 

4 thoughts on “SAYGI DEĞER DİN ADAMLARI

  1. … Bir toplumda çöküntü başlamışsa; herkesin her şeye karşı duyarsızlığı, yaşantısıyla söylemleri arasındaki çelişki etken sebeptir.
    *
    Kurumların oluşturduğu DEVLET ve o kurumların başında olanların söylemleriyle eylemleri çelişmemeli ki tabanda güven duygusu oluşsun.
    Bir toplumda GÜVEN DUYGUSU bitmiş-bitirilmişse ; hele bu hal MANEVİYATA sirayet etmişse -ki etmiş- o toplumu her türlü EKONOMİK imkanlara kavuştursanız dahi tatmin edemezsiniz.
    *
    Türk toplumu, siyasilerce BÖLÜNEREK milli birlik sabota edilirken, AKILDA-İLİMDE uzak DİN ADAMLARININ cehaleti yüzünden de RUH katlediliyor.
    *
    Toplumu-toplumları ayakta tutan MİLLİ ve DİNİ değer yargıları ne kadar güçlüyse, güven var, gelecek kaygısı yoktur.
    İnşallah, kulun hakkını KULA,TANRI’NIN hakkını TANRI ‘ya bırakıp AHLAKI ve ADALETİ inşa ederek AKIL sahiplerini her kurumun başında görürüz!
    Bu sadece bizim için değil,8 Milyar insan içinde yeğane kurtuluş yolu olacaktır.
    *
    Ulu TANRI sana sağlıklı ve uzun ömürler bahşetsin Türk Toplumunun Aydınlık Yüzü.
    TANRI’YA emanet ol.

    ***

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir