Nerede o eski bayramların tam karşılığı…

0

Eklenme tarihi: 19/04/2021 – 13:06

Son güncellenme tarihi: 15/02/2023 – 17:50


Yıllardan beri hep sohbetlerimizin içerisinde yer bulan bir cümledir “Ahh Ahhh Nerede O Eski Bayramlar” söylemi, sizce neden bu hasret neden bu özlem neyini arıyoruz acaba o eski bayramların.
Herkesin hatırladığı bir yaş vardır kendi çocukluğundan. Kimi beş kimi sekiz kimi on, benim mazim yedi yaşımda başlıyor yediden öncesi yok malesef. Ama hatırlıyor musun yedi yaşında yaşadığın bayramları derseniz o da yok.
Eski bayramlar dediğimizde herkesin aklına gelen kültürü farklı, yaşamı farklı, aile yapısı farklı olduğundan hatırladıkları da komple farklı hatıralar barındırıyor. Ama ortak nokta çocuk olmamız olduğundan aslında hatıralar hep de aynı kapıya çıkıyor. Şimdiki gençlerin bizim bu hatıralara verdikleri tepkiler yaşadığımız bu dönemin şartlarını düşünürsek onlara garip, komik gelmesi gayet normal. Çünkü bayramdan önce arefe günü kapalı çarşıdan bayramlık elbise, ayakkabı almanın verdiği sevinci kelimelerle anlatmak imkansıza yakın. Aslında yaşı bana yakın yada benden büyük olanlar daha iyi anlayacaktır beni. Bizim için arefe günü çok daha önemliydi bayramdan. Hep kafada bir soru işareti bayramlık alınacak mı? Hem pantolon hem tişört hem de ayakkabı tek kalemde alırlar mı acaba. Ayakkabı şöyle olacak tişört bu renk olacak acaba istediklerimi alacaklar mı?
Genelde olmazdı. Hep isyan ettiğim konu; kurban bayramı yakın, diğer bayramda da giyer mantığıydı. O dönem anlamıyordum o mantığı ama şimdi çok daha iyi anlıyorum. Genelde büyük alınırdı bana küçüğüm diye sanırım. Ama en iyi en kaliteli giysileri de alsalar rahmetli abiminkiler daha güzeldi daha kaliteliydi. Çocukluk işte. Genelde anne karar verdiği için kıyafetlere hep üzgün dönerdim alışverişten. Hep aklım kalırdı bir parça kıyafette. Muhakkak olurdu böyle bir hayal kırıklığı mutlaka yaşanırdı. Kaç yaşımdaydım hatırlamıyorum; eski pazar caddesinde bir dükkandan bayram kıyafetleri alırken bir süveter gördüm, çok beğendim ama annem oralı bile olmadı, çünkü o kafasında kombini yapmıştı bile. Çok ısrar ettim ağladım yalandan sızlandım. Çocuğuz ya bazen tutuyor yalandan ağlamalar. İkna ettim annemi aldırdım o gri süveteri, başarmıştım ilk kez, içine gömleğimi, pantolonumu, ayakkabımı ama süveterdi benim aklımda kalan. Açık gri koyu gri baklafa motifleriyle süslenmiş süveter. Annem bunun iyi bir kumaşı yok başka bir şey bak deyince almak istemiyor diye düşünmüştüm. O gece başımdaydı o süveter, ayakkabılar çekyatın kenarında; pantolon, gömlek plastik askıda asılı bekliyor bayram namazını. Bayram namazı derken olmazsa olmazımızdı ailenin küçük büyük erkekleri aynı anda çıkar evden yan yana inerdik camiye. Dedem bakar bakar gururlu, vakur bir şekilde gözleri dolardı.
Hep aynı cümleyi kurardı her bayram “ nasıl bırakıp gideceğim ben bu oğlanları” derdi. Çok kalabalık bir aile yapımız olmadığından dört kişiydik topu topu camiye inen tayfa ama dedemin gözlerine baktığımızda yeniçeri ordusu gibi giderdik camiye. Gururla yürürdü kamburu sırtında ama dik duruşuyla asil, şükür gözlerinden okunuyordu açıkça.
Bizim Engürü’de bayram namazından sonra sıraya girip bayramlaşmak adeti kalmamış “eskiden varmış sanıyorum”, namazdan çıkan doğru mezarlığa gider koşar adımlarla. Çok yakının olmayınca mezarlıkta bazen gitmesek olmaz mı derdim dedeme “olmaz beklerler bizi oğlum” derdi. Bu söylemlerle mezarlık ziyaretine alıştırıldı bizim çocuklar, şimdi çok daha iyi anlıyorum bizi bekleyenlerin olduğu konusunun mantığını. En sevdiğim kahvaltılardı. Bol çeşit olurdu masada, ne alaka diyebilirsiniz değerli okur ama bayram kahvaltısı deyince pastırma gelir aklıma, bu da şunu açıklıyor sanırım normal zamanda pek gelmezdi önümüze pastırma. Çok çeşit olunca da bu kahvaltı sofraları hafızamıza kazınmış diye düşünüyorum. Herkesin çocukluğunun bayramı farklıdır diye tahmin ediyorum, şunu kabul edelim yokluk yoktu benim çekirdek ailemde ama şu zamandaki bolluk ta yoktu be, o yüzden farklıydı bayram sabahı kahvaltı masaları.
Nasıl taşırız kendi çocuklarımıza bayram kültürlerini yada öğretebildik mi bilmiyorum ama bence olmadı, o heyecanı o kültürü yedi sekiz günlük hatta on günlük izinlerle tatil kültürüne çevirdik bayram heyecanlarını. Hele hele bundan sonra nasıl başarırız, yeni nesil kıymetini bilir mi bayramların şüphe içerisindeyim.
Bayram deyince arkadaşlarımla köy meydanında oyunlar geliyor aklıma. Torpil, kızkaçıran, mantar tabancası vs. eğlence anlayışımız buydu o yıllarda, hani size açık gri koyu gri tonlamalarıyla baklava desenli bir süveterden bahsetmiştim hatırladınız mı?
Zibidi bir arkadaşımın üzerime attığı o kızkaçıran telef etti o açık gri koyu gri tonlamalarıyla baklava desenli o süveteri. O nalet kızkaçıran tam göğsüme geldi ve delindi o baklava desenli süveter. Annem yine haklı çıkmıştı “bunun iyi bir kumaşı yok” derken polyester kumaşı anlatamamış bana. Gayret etmiş ama dayanamamış ağlamama velhasıl. Ne kadar acı aslında çocukluğumuzun bayramını anlatırken açık gri koyu gri tonlamalarıyla baklava desenli süveterin aklıma gelmesi, ama bugün bu yazıyı yazarken keşke benim de oğlumun başına gelse onun da bir bayram ile ilgili anısı olsa diye geçiriyorum içimden.
Açık gri koyu gri tonlarıyla baklava desenli süveter tadında bayramlar geçirebilmemiz dileği ile.
Mutlu sağlıklı bayramlar.

About Author

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir