Eklenme tarihi: 09/01/2023 – 10:16

Son güncellenme tarihi: 27/02/2023 – 0:57


KIYAMET KOPUYOR

Merhaba değerli okurlarım,

“ Kıyamet kopuyor, dünyanın sonu geliyor” adlı köşe yazımla karşınızdayım, hazırsanız başlayalım.

2012 yılında Maya takvimine göre kıyamet kopuyordu. Bu köşe yazımı okuduğunuza göre bu tahmin çok da isabetli değildi. Aslında buna Maya takviminin sonu geldi diyebiliriz.

Hatırlayalım, birçok kıyamet meraklısı, bunu dünyanın sonu olarak yorumladı. Dünyada sadece iki yerin kıyametten kurtulacağına inanıyorlardı. (Neden böyle inandıklarını sormayın.) Fransa’da Bugarach köyü ve Türkiye’de Şirince köyü. Rivayete göre Hz. İsa Maden dağına dev bir gemi ile inip inananları kurtaracaktı. Şirince köyü günler öncesinden tıka basa doldu. İnanılmaz ilgi gören köyde adeta turizm patlaması yaşadık. İlginç şekilde köyün imamı da ortadan kayboldu. Bahsedilen gemi de gelmedi.

 

Bu durum aslında ilk değildi. ABD’li ‘’seekers” (arayanlar) tarikatı, 21 Aralık 1954 sabahı büyük bir selin, dünyanın sonunu getireceğine inanıyordu. Bu tarikatın şarlatan lideri Marian Keech’in uydurduğu kehanete inanan tarikat üyeleri ‘’kıyamet’’ öncesi 20 aralık 1954’te Keech’in evinde toplandı. Bu saçmalığa inananlar, sabaha karşı sel dünyayı yok ederken, kendilerini kurtarmaya gelecek olan uzay aracına yalnızca kendilerinin binip gideceklerine ve tüm dünyanın bir sel ile yok olacağına eminlerdi. Şimdi sizler bu tarikat üyelerinin nasıl ikna edildiklerini merak ediyorsunuz? O zaman bir adım daha ileri gidelim, o gece uzay aracı gelmedi, dünyayı da sel alıp götürmedi. Şarlatan tarikat liderinin kehaneti tutmadı. Bu duruma hazırlanan tarikat üyeleri her şeylerini satmışlardı. Ellerinde hiçbir şey kalmamıştı. Bu olanlar üzerine şimdi siz sanıyorsunuz ki tarikat dağıldı değil mi? Hayır! Aksine daha da güçlendi. Nasıl mı? Keech’e o gün sabaha karşı kutsal bir güncelleme mesajı geldi.

Allah, tarikat üyelerinin iyi niyeti sonucunda dünyayı yok etmekten vazgeçmişti. Hiç kimse de kalkıp demedi ki; madem iptal olabiliyordu, biz neden uzay gemisi bekledik?

Sanmayın ki bu cehalet sadece 1960’lı yıllarda kaldı. Günümüzde kıyamet sığınakları satılıyor. Yani değişen pek bir şey yok.

 

Değerli okurlarım;

Dediğim gibi değişen hiçbir şey yok. Geçmişte topluma yön veren dini yapılar, tarikatlar, kiliseler vardı. Günümüzde de modern tarikatlar olarak niteleyebileceğimiz toplumsal gruplar var. İnsanların bir gruba ait olma hissini kullanarak onu yönlendiren, sömüren yeri geldiğinde de kandıran ve bunlardan rant elde eden birçok modern yapı bulunmaktadır. Bu yapıların varlığını inkâr edemeyiz insanlık oldukça varlıkları devam edecektir.

 

İnsan birçok değere sahip olabilir. Bir tarikata bağlı olma gibi, bir partiyi tutma gibi, futbol takımı taraftarlığı gibi.

Eğer bir konuya tamamen inanıyorsak, onun yanlış olmasını istemeyiz. İnsanlar veya toplumlar inandıkları şeylere karşı çıkan kişilere, kurumlara ve hatta devletlere bile saldırma eğilimindedirler. (Bunu 15 Temmuzda da yaşadık) Bu siyasi, politik, dini konularda da aynıdır.

 

Örneğin sporun amacı takım olmak birliktelik kurmak iken, insanların birbirlerine küfretmesi hatta birbirlerini öldürmesi sizce de çelişki değil mi?

Siyasetin amacı insanları bütünleştirmek, bir arada huzur içinde yaşamasını sağlamakken, siyasetçilerin birbirlerine yaptıkları hakaretlerin, küfürlerin, toplumu sanki ayrıştırma yarışına girmişlercesine insanları kutuplaştırması sizce de çelişki değil mi?

Arjantin’de iktidar hatası ile ekonomik krizde sürünen halka soruyorlar: “ İktidardan memnun musunuz?’’ diye.

İktidar yanlısı diyor ki: Çalıyor ama çalışıyor da…

Hem zaten kim gelse çalacak, bunlar daha iyi.

Bak görüyor musunuz, kendisinden çalınmasını nasıl da umursamıyorlar. Çünkü körü körüne saplantılı, inancı yanlış, bildiklerini galebe çalıyor. Her yeni çıkan yolsuzlukta sorun değil diyorlar. Bir kereden bir şey olmaz diyorlar. Ya da iftira olduğunu düşünüp inanmıyorlar. Doğru olduğunu bilseler de inançlarına zeval gelmesini istemiyorlar.

Değerli okurlarım,

Maalesef insanların çoğu fikir geliştirme, inovatif düşünce, beyin fırtınası gibi kavramlarla hiç ilgileri yok. Bu tür insanlar tıpkı koyun gibi çok rahat yönlendirebiliyorlar. Bu kişiler için tek yapman gereken sürünün duyması gereken kaval sesini iyi çıkartmaktır. Onlar yıllarca aynı melodiyi dinleyerek yaşayabilirler. Çünkü onlar cehaletleri ile mutlulardır. İşin en garip tarafı sen onları kurtarmaya çalışsan da, onlar kendi cehalet havuzlarında yüzmekten kurtulmak istemezler.

Hatta seni de kendi havuzlarına davet ederler. Böyle insanları kendi haline bırakmak en faydalı şey olacaktır. Kendi önyargılarından kurdukları setlerin gerçek karşısında yıkıldığını fark edene kadar onları mutlu cehaletleriyle başbaşa bırakmak en rahat yol olacak kanaatindeyim.

 

Önyargı insanın sahip olabileceği en kötü arkadaştır.

Değerli okurlarım,

Lütfen herhangi bir konuda sosyal medyadan, yarı cahil birisinden, her konuda fikri olduğuna inanan sözde bir arkadaştan edindiğiniz fikirle yetinmeyin.

Maalesef toplumumuzda özellikle sosyal medyanın hayatımıza girmesi ile cahil insan artık çok daha cesurca davranıyor. Aslında internet daha çok cahili bir araya topladı diyebiliriz. Siz lütfen her konuyu en az üç kaynaktan araştırmadan fikrinizi beyan etmeyin. Çünkü mutlaka kirli bilgi size de ulaşacaktır. Bu bilginin negatif ya da pozitif olmasının bir önemi yok. Doğru bilgiyi alıp insanlara ulaştırmak en büyük vazifeniz olsun.

Sizlere Mevlana’nın şu sözleriyle veda etmek istiyorum ‘’ ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.’’

 

Sevgiyle kalın

Hoşçakalın

 

Eğitimci – Yazar Soner Atabek

 

 

 

 

 

 

 

 

 

About Author

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir