Eklenme tarihi: 10/10/2022 – 10:01

Son güncellenme tarihi: 27/02/2023 – 0:57


İnsan Etiketlemek

Değerli okurlarım; Bugün sizlere insan neden etiketlenir, niçin etiketleme gereksinimi duyulur bundan bahsetmek istiyorum.

Eğer hazırsanız başlayalım; insan beyni gördüğü her şeyi tanımlamak ister. İnsanlar ile sohbet ederken aslında onlar size önyargı ile gelirler. Bu güvenilir, bu yakışıklı, bu çok güzel veya ben bunu tanımlayamadım. Uzak dur. Ya da âşık ol. Etiketleme sistemi gördüğü insanı kafasındaki etiketleme kategorisine koyamazsa o kişiden ya çok korkar ya da uzak durur.

 

Her alanda karşımıza çıkar etiketleme olayı,  hele sosyal medyada daha fazladır.

Bazen konferans sonrası veyahut Youtube yorum bölümüne veya sosyal medyada bir yazımın altına: “Hocam sizi çözdüm sizin görüşünüz şu… Solcusunuz, sağcısınız, falanca partiyi seviyorsunuz, şu tip insanları sevmiyorsunuz…” Bu uzayıp gidiyor.. Çünkü dinlediği konuşmamda ya da seminerimde bir ya da birkaç fikrim ona doğru veya yanlış gelmiştir. Önceki öğrendikleriyle örtüşüyorumdur. Belki de ters düşüyorumdur. O yüzden beni sınıflandırmak ister.

Ben sorarım ona; Neden ben bir başkasının görüşünü takip edeyim? Kendi fikrim olamaz mı?

Bu etiketi hak edecek bir cehaletim yok ki.

 

Toplumdaki en geniş etiketleme kıyafetinle olur. Markasına, rengine, uyumuna, fiyatına göre bir siyasi görüşü yansıtmasına bakarlar.

Bunların hepsi saçmalıktan başka bir şey değildir.

Değerli okurlarım; bu insanların size vereceği puana bakacak isen, inan ki vaktine yazık olur. Sana yazık olur. Neden beni sevmiyorlar, eleştiriyorlar diye düşünme.

Aptalların genellemelerini boş ver. Bizim ülkemiz maalesef fazlasıyla genelleme seven insanlarla doludur.

Mesela bir kadına bakarlar tüm türbanlılar, tüm mini etekliler  tüm şunlar…. diye başlayan cümlelerle bir yargıya varırlar.

Mesele onların ahmaklığı değildir.

Senin onların bu fikirlerini duyabilecek kadar yakınlarında olman ve hatta onların bu fikirlerini ciddiye almandır. Asıl çözmen gereken konu da bu zaten.

 

Etiketleme olayı ta .. geçmişten geliyor. Çünkü babası da etiketlemiş.  Annesi mahalle dedikodularında etiketlemiş. Onları da aileleri etiketlemiş. Hiç bana ne, beni ne ilgilendirir dememiş. Kendine bakmamış, başkalarını düzeltmek daha kolay gelmiş.

 

Değerli okurlarım;  bu etiketleme yüzünden inanın ülkeler bölünüyor, parçalanıyor.

 

Aynısını ülkeler de yapıyor, etiketliyor.

Bunda nükleer silah var …. Bunda özgürlük yok derler … Sonra tecavüz ederler.

Türkiye yıllardır etiketleyerek bölündü.

Önce gruplara ayırırlar yetmez, bölgelere ayırırlar yetmez, kardeşim yetmez … ince ,ince parçalara ayırana kadar devam ederler.

Sen bir fikir beyan edecek olsan, hemen seni önce bağlı bulunduğun grup tarafından eleştirilirsin, sonra diğerleri parça, parça edene kadar seni eleştirirler.

 

Böldüler kardeşim parçalara böldüler. Seksen ihtilali öncesi sağ-sol, şimdi şu bu. Açık, kapalı, yeşil, kırmızı, aydın, yobaz.

 

Bıkmadınız mı etiketlemeden,

 

Falanca yazarı görse iki kelime konuşamayacak adam, ilgi manyaklığı olsun diye ‘o şucu ‘  diye yazar sosyal medyada çıksa karşına, hadi söylesene ben sizin şucu olduğunuzu düşünüyorum desene diyemez. Asıl mesele sen onun senden daha başarılı olmasını çekemiyorsun neden? Etiket ve nefret kusma.

Ben yukarı çıkamıyorsam onlar altıma insin.

Bu anlayış yüzünden bütün kavgalar, çatışmalar, bölünmeler, öfkeler baş gösteriyor

Değerli okurlarım;

 

“İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar; herkeste kusur görür, kendisine kör bakar. Neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.” diye bir söz okumuştum.

Bu sözün üstüne,

Farabi’nin şu cümleleri aklıma geldi ; ” İyi insan ya da mutlu insan, iyiye uygun yaşayan, böyle yaşamayı alışkanlık haline getiren insandır. Eylemde bulunurken, başka bir amaçla değil; salt, iyi olduğu için iyiyi gerçekleştirmek isteyen insandır.”

Değerli okurlarım sizlere; M.Luther King ‘in şu sözüyle veda etmek istiyorum.

“Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik, fakat bu arada çok basit bir sanatı unuttuk. İnsan gibi yaşamak.”

İnsan gibi yaşayacağımız güzel bir dünya hayaliyle…

Sevgiyle kalın…

Hoşça kalın.

 

Eğitimci yazar; Soner Atabek

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir