Eklenme tarihi: 28/12/2022 – 10:14

Son güncellenme tarihi: 27/02/2023 – 0:57


HATA MI? KÖTÜLÜK MÜ?

Değerli okuyucularım bugün sizlerle hata yapmak ile kötülük yapmak arasındaki farkı anlatmak istiyorum.

Kötülük yapmak ile hata yapmak arasında kocaman bir fark vardır.

Ömrümüz boyunca hepimiz hatalar yaparız ve yapacağız da. Yaptığın şey sadece seni etkiliyorsa, bu hatadır. Ama sonuç başkalarını da etkiliyorsa, mutsuz ediyorsa, işte bu kötülüktür. Sen tekrarladıkça bu, karakterinin bir parçası haline gelir. Kötü olmak içine, ruhuna işler.

Artık doğru ve iyi bir şey yapmak seni mutlu etmez. İyilik anlamsız gelir. Hatta etrafında iyilik yapanları  enayiler olarak görürsün.

Değerli dostlarım,

Bir, dünya çapında hatalar vardır. Bir de ülkelere, illere ve hatta yaşadığın mahalleye göre normal olduğu sanılan kötülükler vardır.

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sebepsiz yere kötülük yapan insanlar görüyoruz.

Hayvana tecavüz edeni de gördük, orman yangını çıkarmak için kedileri yakıp ormana salanı da…

Piknik yapmak için orman yakan, tarihi eserlere aşkını kazıyan ya da yol tabelasını silahla ateş ederek delik deşik eden kimdir? Bilemem. Zaman o insanları toplu taşımada başkalarını taciz eden yaratıklara çeviriyor ya da hayvanların başına kürekle vuran vicdansıza ya da kendi anne babasının canına kastedebilecek bir caniye…

Aslında onları tespit etmek zor değil. Bu tür yaratıklar genelde sokakta böğürerek konuşurlar.

Ellerindeki çöpü yere atmaktan çekinmezler. Arkadaş çevreleri ile birlikte iken yani sürü halinde iken, başkalarına saldırmak, başkalarını taciz etmek, laf atmak normaldır onlara göre. Sürüden aldıkları güçle her türlü zorbalığı kendilerine hak görürler.

İş hayatında da kötü insanları çok bariz görebilirsin. Onların amacı başkalarını aşağı iterek yükselmektir. E – mail gönderirken bile amacı birilerini rahatsız etmektir. Onlar için tüm sorumlulukları başkalarına atmak yeterlidir. Sorumluluklar başkalarına başarı ise sadece kendilerine aittir. Toplantılarda da sadece olumsuz fikirleri vardır. Üstelik bir neden bile belirtmezler. Sadece ‘’olmaz!’’ derler. Patronun ya da amirinin yanında yalakaca dolaşırlar. Çok ilginçtir ki az kişi fark eder bu gereksiz varlıklarını. Hatta tüm çalışanlar onu sever, ta ki kendilerine de kazık atana kadar…

Kariyer hedefi olan ve yarın saygın biri olmayı planlayan, bir ünvan sahibi olmayı, bir isim olmayı uman insan kötülük yapmaz.

Aslında kötülük insanların bakış açısına göre değişiyor. Mesela birisi başkasından para çalsa, bizden de çalabilir diye kendimizi güvene almak için uzaklaşırız. Ama eğer bu hırsızlığın sonunda 20 milyon dolar gibi bir pay teklif edilirse bazı insanlar karşı tarafın da bunu hak ettiğini düşünür ve susar.

Peki insanları kötü hale getiren ne?

Günah baskısı, toplum baskısı, aile baskısı, el alem ne der hapishanesi. Çocuk bu çıkmazlarda büyüdükçe nihayetinde içinden, özgür olmak isteyen ikinci bir kişilik fırlıyor. Bazı duygular ne kadar bastırılırsa o kadar şiddetle açığa çıkıyor. Tıpkı bir volkan patlaması gibi. Başkalarına eziyet ederek o bastırdığı şeyleri yaşamak istiyor. Ömrünün ilk yarısını ailesinin, çevresinin istediği insan olarak geçiriyor. İkinci yarısını yani kendi kontrolündeki dönemi ise ailesinin tam tersi bir insan olarak yaşıyor.

Peki bu çizgiyi ne düzeltir?

Bu çizgiyi vicdan belirler. Vicdan insanın içindeki yanılmaz yargıçtır.  Maalesef vicdan ailenin sana vermesiyle olmuyor sadece. Senin de sevmeyi ve sorumluluk almayı öğrenmen, vicdanını geliştirmen  lazım.

Peki kötülük yapmayı engelleyen nedir? Yani insanları iyi olmaya iten nedir?

Kötülüklerden insanı alıkoyan, iyiliğe iten tek faktör ‘’sevgi ‘’dir. En az sevgi kadar önemli olan bir diğer ihtiyacın ise, saygı olacak. Olmalı. Eğer saygı görmek istemiyorsan ya aşırı özgüven kaybı yaşamışsındır ya da depresyondasındır. Sadece başkalarından gelen saygı yetmez. İnsan, kendisine saygılı olmayı da öğrenmeli. Başkalarına saygılı olmayı da. Kurallara uymayı da öğrenmelisin. Yazılı olmayan, hatta hiç umursanmayan kurallara bile. Çünkü sen artık dünya insanısın.

Kurallara uyma isteğinin sebebi ister dini inancın olsun ister topluma saygın ister kanunlardan çekinmen. Hangi saikle iyi bir insan olma yolundaysan bu yolda:

Saygı kayığına binmeden sevgi denizi geçilmez.” düsturun olsun.

Yeter ki senin ismin geçtiğinde insanların yüzlerinde gülümseme olsun.

Bizi insan yapan saygı ve sevgimizdir diyor hepinizi saygıyla sevgiyle kucaklıyorum.

Başka bir konuyla tekrar karşınızda olmak ümidiyle …

Sevgiyle kalın

Hoşçakalın

Eğitimci – Yazar

Soner Atabek

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir