Eklenme tarihi: 19/02/2021 – 11:28

Son güncellenme tarihi: 15/02/2023 – 17:49


“Mezarlıklar, hayat ile ölüm arasındaki, hayat açısından son, ölüm açısından ilk duraklardır.”

Fani dünya ile ebedi dünya arasında ince bir çizgidir bu mekânlarımız. Dünya hayatının bitiş noktası ve ölüm anından itibaren başlayan ahiret hayatının da ilk anını, ilk durağını ifade eden mezar taşı yazıları, birinin bitişini diğerinin başlangıcını dile getirmektedir.
Bizim medeniyetimiz dili olan bir medeniyettir. Beşikten mezara kadar hayatın bütün alanlarını ihata eder. Eski mimarimize göz attığımızda; çeşme, cami, medrese, imaret, çarşı ve benzeri yapıların uygun bir yerinde işleviyle ilgili kitabelere rastlarız. Elbette bu medeniyet dilinden tarihi mezarlıklarımız nasibini almıştır. Ebedi bir hayat için bu dilin söyleyeceği çok şey olmalı.
Çeşit çeşit taş işlemeciliği ile meydana getirilen mezar taşlarımız, aynı zamanda tarih düşülen, kayıt tutulan, küçük vecizeler, dilekler yazılan, ölünün sosyal statüsü ve kimliğini belirten ölümsüz belgelerdir. Tarihi mezar taşlarımız biyografi, hat sanatı, bezeme sanatı, taş oymacılığı, edebiyat tarihi, sanat tarihi, sosyoloji antropoloji gibi daha birçok alanda bizlere önemli kaynak sağlayan hiçbir yerde ulaşamayacağımız birer belge mahiyetindedir. Adeta taş kütüphanelerdir. Mezar taşları, genel itibariyle baş ve ayak şahidesinden oluşur. Baş şahide de kitabe adını verdiğimiz yazılar vardır. Kitabe muadili bir girişile başlar hadis, ayet veya kişiyi anlatan bir şiirle devam eder ve sonunda bir fatiha talebi ile ölüm tarihini belirtir.
Osmanlı mezar taşları ilk bakışta bir insanı andıran görüntüsü ile kendini belli eder. Boyun ve başın silueti, taş üzerinde bir boyunluk ve serpuş şeklinde vurgulanmaktadır. Erkek mezar taşlarında bulunan serpuş(başlık)mezar sahibinin meslek ve meşrebine göre yapılmaktadır. Bu başlıkları dörde ayırabiliriz; sarıklı, kavuklu, başlıklı, fesli. Kadın mezar taşlarında ise baş kısmı kadının zarafetini anlatır. Ayak taşlarında ise süslemeler bulunur. Bu süslemeler daha çok ağaç türleri, çiçek ve meyve motifleri oluşturur. Bu motiflerin kullanılmasının sebebi sevdiklerinin ebedi istinatgâhlarını cennet bahçelerine benzetme isteğidir.
Osmanlı mezarlıkları sanat şaheseri taşlarıyla insana huzur veren mekânlardır. Bu sayede ölümün insana ürperti veren soğuk yüzü görülmez. Osmanlı medeniyeti buraları birer manevi istirahat bahçesine çevirmiştir.
Tarihi mezarlarımız bulunduğu yerlere yeni defnin devam etmesi, taşlara duyulan ilgisizlik taşların sadece yok olmasını sağlamamış koca bir tarihte yok edilmiştir.
Şimdi sizlere Bursa civarında kurulan en eski kent olan Gemlik ilçesinde bulunan Osmanlı mezar taşlarından örnekler sunacağım.
Gemliğin kuruluşu M.Ö.yy’a dayanmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde farklı medeniyetlerin idaresine girmiştir. Gemlik’te bu medeniyetlere ait kültür varlıklarını görebiliriz. Gemlik ve köylerinde yaklaşık dört yüz adet Osmanlı mezarı tespit ettim ve araştırmalarıma halen de devam etmekteyim. Okuduğum taşların en erken tarihlisi hicri …. Miladi … tarihlenmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir