Eklenme tarihi: 29/11/2022 – 10:12

Son güncellenme tarihi: 27/02/2023 – 0:57


                            AİLE BASKISI

Değerli okurlarım; bugün sizlerle aile baskısını ve yarattığı sonuçları konuşmak istiyorum hazırsanız başlayalım.

 

Aile baskısını yaşamayan hemen hemen kalmamıştır.

Ailede sana hep tek bir seçenek sunulur; ama özgürsün gibi davranılır. Tren raylarında gidersin, şerit değiştirme hakkın yoktur. Hep ileri gitmek zorundasındır. Ailenin döşediği çelik ve esnemez rayların seni direk götüreceği garantili sonuçlara doğru, hep ileri… Nereye vardığını varacağını da asla bilmezsin. Çünkü ailen senin yaşadıklarını, yaşama ihtimalin olan şeyleri daha önce tecrübe etmiştir. Senin geleceğin yollardan geçmiş, senin seçeceğin durumları seçmiştir.

Dünya da geçen yıllar çok şeyi değiştirdi; ama onlar için hiçbir şey değişmedi.

Tabi ki birey ne dilerse olmamalı. Anne ve babalarının fikirleri ve öğrendikleri muhakkak önemlidir. Fakat aradan onlarca sene geçmiştir ve bazı bilgiler güncellenmediği için zararlı hale gelmiştir.

Anne babalar hayat tecrübelerini çocuklarına aktarmalı; fakat tehdit, şantaj, unsuru olarak kullanmamalı. Böyle davranıldığında çocuk senin kontrolündeyken senin istediğin gibi olur, sonra istediğini yapar.

Her başarısızlığın arkasında psikolojik eksiklik vardır.

Bu eksiklik anne babanın yaptığı şantaj ve tehditten kaynaklanır.

Aile baskısının bir kötü tarafı da şudur ki bu baskıya maruz kalan çocuk büyüyünce de aynısını kendi çocuklarına uygular.

Güvenilmeyen çocuk aslında ailenin yetiştirme konusundaki başarısızlığıdır.

Bu çocuk dünyaya kötü insan olmak için gelmedi neticede.

Baskı sonucu kaçış evlilikleri yapanlar…

Baskı ile kız çocuğunu çocuk yaşta pedofili hastası sapıklar ile evlendirenler…

Aileye inat ya da aile mutlu olsun diye nişanlanıp evlilik öncesinde kurtulma yolu arayanlar…

Ve daha niceleri…

Baskı bazen öğrenilmiş çaresizliğe dönüşüyor. Çocuk artık yetişkin oluyor; ama yine de karar almaktan korkuyor. Ailesi ölünce de boşluğa düşüp, sürüklenmeye başlıyor.

 

Değerli okurlarım,

 

Anneler ‘’Hakkımı helal etmem!’’ deyip duruyor.

Şimdi şu hak konusunu bir konuşalım. Kimin kimde hakkı var? Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki ben de çocuk sahibiyim. Bir insanın ebetteki anne ve babasına karşı sorumlulukları vardır; ama asıl düşünmesi gereken kendi ailesi ve çocuklarıdır.

40 yaşına gelmiş özgüveni sıfır bireyler var.

Ya da çocuk kendi dilediği gibi davranmayınca şiddete başvuran ruh hastası aileler var.

 

Değerli okurlarım,

Dünyada bunun için çözüm var.

Aile şiddet uygular ise, çocuk aileden alınıyor. Şimdi diyeceksiniz ki: ‘’ Hocam daha mı iyi oluyor?’’ Aile içi şiddet ile yetişmeyi reddeden çocuklara ne oluyor görelim mi?

İsterseniz bir Türkiye turuna çıkalım.

>Türkiye’de son 16 yılda 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı.

>Cinsel suçların yüzde 46’sının çocuklara karşı işlendiği, çocuğa yönelik cinsel istismarda Türkiye’nin dünya listesinde 3. Sırada olduğu belirtildi.

>TUİK verilerine göre, son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu devletin izniyle evlendirildi.

> Son 6 yılda 142 bin 298 çocuk anne oldu.

> 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti.

Bunları bilmeyince hayat ne kadar da güzel değil mi? bize ne bunlardan.

Değerli okurlarım,

 

Aile baskısı çocuğu yalancı da yapar. Çünkü çocuk her fikrini söylediğinde ceza alır. Çocuğa bağırılır. Bağıran anne baba, kendileri de öyle yetiştikleri için bağırır. Bir insan bağırarak iletişim kuruyorsa, onun fikrinin hayvandan farkı yoktur. Bir süre sonra ne böğürdüğünün bir önemi olmayacak. Sonra çocuk zaten pes edecek.

Ey anne baba;

Sen anne baba değilsin artık.  Sen Hitler’sin. Sen diktatörsün. Sen çocuk ruhu katilisin. Çünkü sen çocuk eğitmeyi sadece ‘’ Halıya sıçmasın, açlıktan ölmesin, sorun çıkarmasın yeter ‘’ diye düşünüyorsun.

Ruh sağlığı, kişisel gelişimi, bir sanatı benimsemesi, müzik aleti çalması, istediği kariyeri yapması senin için çocuk gelişimine dâhil değil.

Bana diyeceksiniz ki, para. Hocam para! Ben sana çocuğunu Viyana devlet opera Balesi’ne yazdır, ya da özel üniversitede okut demiyorum ki. Ben sana ‘’çocuğunu dinle’’ diyorum.

Sen ölüp gittikten sonra geriye kalan tek eserin o olacak.

Sen ona sarılmadıkça, sen onu dinlemedikçe, sen onun fikrini bilmedikçe, aile olamazsın diyorum.

Bugün iki yaşındaki çocuğun bile fikri var. Artık kimse, senin benim çocuğum gibi ablak değil. Televizyon ve internet beyinlerini fikirler ile dolduruyor.

Hangisi doğru ya da yanlış, senden öğrenmeli. Ama sen başından atarsan, ‘’odasında sessizce dursun yeter’’ diye düşünürsen ve ölene kadar rahatça ‘’ Survivor’’ ya da ‘’ evlendirme programları izleye bilmek için çabalarsan o çocuk senin olmaz.

O çocuk kimi izlerse onun çocuğu olur.

Aile istediği kadar baskılasın, çocuk bir gün büyüyecek veya özgür kalacak. Kaçacak. Özgürlük için istemediği kişiyle evlenmeyi kabul edecek ve sonra boşanacak ya da intihar edecek.

Harun Yahya; baskıya göz yummak da başlı başına bir baskı olduğunu söyler.

Değerli okurlarım,

Bütün bu olumsuzlukların müsebbibi bence sevgi ve bilgi eksikliğidir.  Onun için lütfen her işimizi sevgiyle yapalım.

Çocuklarımıza sevgi verelim.

Dünyayı sevgi düzeltecek ve sevgi kurtaracak diyorum ve hepinizi sevgiyle muhabbetle kucaklıyorum.

 

Eğitimci- Yazar Soner Atabek

About Author

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir